Bilmem bir aile yakınınızdan yeni bir beceri öğrenme deneyiminiz oldu
mu? Örneğin, anne-babanızdan otomobil kullanmayı öğrenme gibi. Soruyu
tersine çevirelim, çocuğunuza ya da eşinize bir mesleki beceriyi
öğretmeyi denediğiniz oldu mu? Örneğin, usta-çırak ilişkisi
‘nde olduğu gibi. Eşinizin patronu ya da patronunuzun eşi olmak nasıl
bir duygu, nasıl bir yaşama ortamı. Birçoğumuzun yaşamında benzer
deneyimler bulunmaktadır. En azından bunu bir yakınında görebilmek
mümkün olmuştur. Bu yazımızda insanın kendi yakınına eğitmenlik ya da
antrenörlük yapmasının güçlüklerini irdeleyeceğiz.
İnsan yaşamında ailenin önemli fonksiyonları vardır. Anne-babanın
annelik babalık, kardeşlerin kardeşlik gibi aile bağlarını oluşturan
önemli fonksiyonları bulunmaktadır. Bu ilişkilerin fiziksel olduğu kadar
psikolojik ve sosyal fonksiyonlarının birey üzerindeki etkileri çok
özeldir. İnsan yaşamının temelleri ailede atılır. Bu bakımdan okulöncesi
yaşlarda aile, yaşam becerilerinin kazanılmasında önemli görülmektedir.
Eğer aile her şeyi öğretebilseydi okula ve eğitmene gerek olmazdı.
Çünkü insan davranışlarında olumlu değişim oluşturma, bir kurumsal
organizasyonu ve bir uzmanlaşmayı gerektirmektedir. Meslek alanlarında
her mesleğin kendine özgü zihinsel ve fiziksel becerilere dayalı öğrenme
süreçleri vardır. Bu becerilerin kazandırılmasında formatör, eğitmen,
usta, formen ve benzeri uzmanlara gerek duyulmaktadır. Aynı şekilde
spor becerilerinin öğrenim ve performansında da eğitmen, antrenör ve
uzmana gerek vardır. Hele de insanın limitlerinin kapıştığı günümüz spor
karşılaşmalarında sporcu birden fazla uzmandan oluşan bir ekibin
desteğini almak zorundadır. Yapılan araştırmalar, harekete dayalı bir
beceriyi, sadece izleme ve deneme ile öğrenmenin, ekonomik ve doğru bir
öğrenme yöntemi olmadığını ortaya koymuştur. Beceriyi izleyen sporcu,
gördüğü ile yaptığı arasındaki farkı ayırt etmekte güçlük çekmektedir.
Burada kendisine birilerinin, gösterilen örnekle kendi yaptığı
arasındaki farkı açıklaması gerekmektedir. Sporcunun ürettiği beceriyle
ilgili olarak kendisine, uzmanca “geribildirim” verilmesi, bir formasyon
gerektirmektedir. İşte burada bir bilen ‘e gereksinim vardır. Bunun da özellikle alanın uzmanı olan birisi olması beklenir.
Alanın en üst düzeyde uzmanı da olsa insanın kendi yakınının
öğretmeni-antrenörü olmasının avantajlarının yanında birçok da
dezavantajları bulunmaktadır. “Antrenörlük başkalarının performansını geliştirme sanatıdır” denilmektedir. Bu başkaları
sporcuya yakınlık düzeyleri öğretim atmosferinde etkili olabilmektedir.
Antrenör statüsünde olan birey, antrenörlük görevlerini yerine
getirirken aile yakınlığından kaynaklanacak olumsuzlukların etkilerini
olumlu yönde kullanabilmelidir. Aynı şekilde antrenörü, aile
yakınlarından birisi olan sporcu da sporculuk görevleri ile aile
yakınlığının oluşturacağı sorunların üstesinden gelebilmelidir. Dikkatle
bakıldığında kolay gibi görünen bu durumun aslında içten içe kolayca
ayırt edilemeyeceğini görmek mümkündür. Bir antrenörün antrenörlüğü ile
anne-babalığını, anne-babalık görevleri ile de antrenörlüğünü
karıştırmaması kolay değildir. Peki bu gerekli midir? Anne-baba ya da
eş, antrenörlük ortamlarında antrenör gibi, aile ortamlarında da aile
gibi davranamaz mı? Belki de davranabilir. Aile sorumluluklarının
gerektirdiği yaş ve beceri düzeylerinde bu mümkün ve gerekli
görülmektedir. Ancak belirli ve kesin profesyonellik isteyen ve spor
gibi bir ekip desteği gerektiren koşul ve yaşlarda aile antrenörlüğün
verimi tartışılır. En iyi bildiğiniz ve uzmanı olduğunuz bir konuyu
çocuğunuza ne kadar kolay öğretebiliyorsunuz? Aynı şekilde ailenizden
birinden bir mesleki beceriyi ne kadar kolay öğrenebiliyorsunuz?
Beğenmediğiniz antrenörünüzden vazgeçebilirsiniz. Ancak bu ailenizden
biri olursa bu kolay olabilir mi? Bu hakkınızı antrenör ya da sporcu
olarak kolayca kullanabilir misiniz? Bir sporcu her ikisini de
kaybetmeyi göze alabilir mi?
Üst düzey sporcuların yetenek sınırlarını zorlayabilmeleri, pek çok
faktörün bir arada eksiksiz olarak bulunmasını gerektirmektedir. Aile
desteği ve bu anlamdaki psikolojik doygunluk bu parametrelerden biridir.
Evine döndüğünde başarı ve başarısızlıklarını paylaşarak kucaklayacak
bir aile ortamı çok önemlidir. Bunun yanında teknik bilgi, beceri ve
dostluğu ile aile dışında sadece profesyonelliğinin gereği rehberliğini
yapan bir antrenör statüsüne gerek vardır. Bu statü aile ilişkilerinden
farklı tutulmalıdır. Antrenör bu duyguları ayırt etmekte başarılı olsa
bile sporcu için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Konu aklıma
geldikçe eşime kayak öğretirken yaptığımız kavgalarımızı hep hatırlarım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder