San Antonio, Teksas’ta doğan Chris Dial, Teksas Lutheran Üniversitesi’ndeki eğitimi sırasında antrenörlük tutkusunu farketti. İlk başantrenörlük deneyimini 2002-2003 yılında St. Gerard Lisesi basketbol takımında yaşadı. Sonraki yıllarda ABD genelinde birçok lisede antrenörlük yapan Chris, 2010 yılında Türkiye Basketbol Federasyonu ile çalışmaya başladı. Dünya Çocukları Kampı ve 12 Dev Adam Basketbol Okulları’nda görev aldı. Aynı zamanda Teksas Eyalet Üniversitesi’nden Uluslararası İlişkiler dalında yüksek lisans derecesine sahip.
Türk basketboluyla yolun nasıl kesişti?
2009 yılında TBF’nin düzenlediği yaz kamplarında görev almam istenmişti. Bu fırsatı değerlendirdim ve o yazdan bugüne TBF’nin birçok organizasyonunda görev aldım. Kendimi TBF ailesinin bir parçası olarak görüyorum.
12 Dev Adam Basketbol Okulları kapsamındaki projelerde görev almak için beş kez Türkiye’ye geldin. İlk tecrüben nasıldı? Beklentilerin neydi? Seni şaşırtan bir şey oldu mu?
Evet, Türkiye’ye beş kez geldim ve hepsi de harikaydı. İlk geldiğimde adresim, dünya üzerindeki en heyecan verici şehirlerden biri olan İstanbul’du. New York ve Los Angeles gibi ABD’nin büyük şehirlerinde birçok kez bulunmuş olmama rağmen, İstanbul’un büyüklüğü ve sahip olduğu derin tarih beni çok şaşırtmıştı. Türkiye’nin çok zengin bir tarihi olduğunu biliyor ve bu yönüyle ilginç bir tecrübe olacağını tahmin ediyordum. Fakat okuduğunuz kitapların ve internetten edindiğiniz bilgilerin, İstanbul’a vardığınızda, bu zengin tarihi ve kültürü anlatmakta yetersiz kaldığını görüyorsunuz. İlk gelişimde Batı’da Çanakkale, Denizli, Fethiye ve İzmir gibi şehirleri görme fırsatım oldu. Kastamonu’daki dağları görme ve Diyarbakır’da kamp yaptığımız sırada da Güneydoğu’nun sahip olduğu zengin tarihi tanıma imkânım oldu. Yemekler ve insanların sıcakkanlılığı, Türkiye ile ilgili tecrübelerimin en ön çıkan öğeleri diyebilirim. Tüm bunlar, her yaz Türkiye’ye gelirken yeni bir heyecan duymama sebep oluyor.
Türk kadın basketbolunun durumuyla ilgili ne düşünüyorsun?
Türk kadın basketbolu hızlı bir yükselişte. Kısa bir sürede FIBA sıralamasında 13. sıraya kadar yükselmiş olması da bunu gösteriyor zaten. Geçtiğimiz beş yıl içinde kamplarımıza katılan ve bir şekilde basketbolun içinde bulunan kız sporcu sayısının büyük oranda arttığını farkettim.2012 yılında Diyarbakır’a gittiğimde, 2009 yılına kıyasla çok daha fazla sayıda kız sporcu ve antrenör katılımı söz konusuydu. Kamplarda bizimle çalışan en iyi antrenörler arasında birçok kadın antrenör var. Kadın basketbolundaki büyüme ve bunun yalnızca Türkiye’de değil bölgedeki diğer ülkelerde de yarattığı olumlu etkiyi zevkle takip ediyorum.
Children of the World 2010/Dünya Çocukları 2010 projesinde de görev aldın. Bu projedeki tecrübelerinden bahseder misin?
Bu proje sırasında harika tecrübeler edindim. Birbirleriyle savaş içinde olan ülkelerden çocukların, aynı ekip içinde, basketbol paydasında bir araya gelmeleri ve onları bu gözle izlemek çok etkileyiciydi. Kapanış seremonisindeki atmosfer, kampta geçirilen bir haftada ortaya çıkan dostlukların çok farklı anlamları olduğunu en iyi şekilde gösteriyordu. Bu projede görev almak, katılımcılar için olduğu gibi, benim için de gerçekten hayatta bir kez yaşanabilecek bir tecrübeydi.
2014 FIBA Kadınlar Dünya Şampiyonası’nın bir parçası olan ‘Pass It On’ Kampı’na baktığımızda, bu proje dünyanın çeşitli ülkelerinden buraya gelecek çocuklar üzerinde nasıl bir etki yaratacaktır?
2014 Pass It On Kampı, kampa katılacak erkek ve kız sporcuların hayatlarını değiştirme potansiyeline sahip bir proje. Böylesine bir etkisi olabileceğine inanıyorum. Kampa katılacak çocuklar için çok iyimser ve heyecanlıyım çünkü bu kapsamda bir projenin yalnızca basketbolda değil, hayatlarının diğer alanlarında da yol gösterici bir etkisi olacaktır. Takım sporlarının bizlere öğrettiği pek çok ders vardır, basketbolda da durum farklı değil. Bu kampta edinecekleri tecrübeler, kararlarını ve önlerine çıkacak fırsatları değerlendirme şanslarını çok olumlu bir şekilde etkileyecektir. TBF için bu çocukları basketbol paydasında bir araya getirmek ve yalnızca birer basketbolcu olarak değil iyi birer insan olarak gelişimlerine destek olmak, çok değerli bir fırsat. Bunun gibi organizasyonlar büyük başarılar elde etmek için de itici bir güç görevi görüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder